Burada mutluluğun hayattaki ana hedef olmasının ne tür zararlar getireceğini anlatacağım. İnsanlar mutlu olmak ister mutsuzluktan kaçmak ister ancak bunu hayat amacı belirleyip mutluluğun peşinden koşmak çok kötü bir yola sokacaktır. İnsanlar hep mutlu olmak ister bu normaldir ancak bu mutluluğu kavrayamama ve referansı olarak belirlemeye göre yanlış olacaktır. Diziler ve filmlerle hayat amacını bilinç altında mutluluk yaptıranlarda bunun zararları çok iyi biliyorlar.
Abartılı aşk filmleri ve dizileri ile insanların aklına "bende bu şekilde aşk yaşamalıyım" hedefi sokturalarak mutluluklardan biri olan aşk yaşamanın hayat amacı olarak belirlemek bunlara örnektir. O şekilde hedefleyip abartı olarak sunulan duygusal şeyleri başaramama olasılığı yüksek olduğu için bu olmayınca insan mutsuz olur. Zaman ve mekana göre oluşan duygular zamanla da körelir. Bir başka örnek olarak yine filmler ve diziler ile insanları heveslendirdikleri abartılı şeylerden biride sözü geçen, karizma sahibi bir ana karakterin oynadığı bir film veya dizi. Bunları izleyenler bende bu şekilde egolu, sözü geçen ve karizma sahibi birisi olmalıyım diye düşünecektir. Yine sonuç olarak hayat amacı mutluluk olur. Bu iki örneğe para sahibi olma, fenomen olma, ünvan sahibi olma, kariyer sahibi olma ve kahraman olma gibi amaçlanan şeyleri ekleyebiliriz. Şunu unutmamalıyız ki, diziler ve filmlerdeki sahneler kurgudur. Kurgu olmayan gerçek hayattan esinlenilenler ise film yapılacak kadar değere sahip ve nadir olan şeyler olduğu için sahnelenir. Bu yüzden şu duyguyu yaşamalıyım diye hedef koymak yanlış olacaktır. Mutluluğun neden hedef olamayacağını ise dört ana başlıkta ele alacağım.
Zamanın Olması
Bu evrende zaman olduğu için yaşanan duygular ilk yaşandığı gibi hiçbir zaman kalmayacaktır. Sadece anı olarak hatıralanabilir. Yaşanan hazlar duruma göre uzun süreli mutluluk yaşatabilir ve hatta ömür boyu olabilir ancak bir süre sonra o mutluluk yaşatan hazlarda ilk zamanlarındaki gibi kalmaz. Kaybedilmese bile. Örnek olarak bize doğum gününde bir hediye alındığını düşünelim. Ve bu hediyenin bizi çok mutlu ettiğini düşünelim. Bu güzel bir şeydir ve insanı mutlu eder. Ancak o anki mutluluğu bir ay sonra hissetmeyiz. Başka bir örnek olarak sevdiğimiz bir müziği dinlememizdir. Bir müziği ilk dinlendiğimizdeki hissetiğimiz mutluluk ile 137. kez dinleme arasında fark vardır ve aynı hazzı vermez. Bu yüzden hissedilen mutluluklar aynı seviyede kalmaz. Geçmişte kalmıştır. Anlık olarak yaşanılan mutluluklar ömür boyu sürmez. Bu bağlamda kalıcı olmayan bir şeyi hedeflemek doğru değildir. Tabii ki mutlu olmak güzeldir ve bunu istemekte sakınca yoktur. Ancak yüksek beklentiler ile bunun peşinde koşmak mutluluktan çok mutsuzluğa götürecektir.
Göreceli Mutluluklar
Burada kast etmek istediğim şey ise mutluluğun çok çeşiti olsa da erişebilecek mutlulukların sınırlı olmasıdır. Örnek olarak şunu düşünelim. Bir fakire 500 TL para verildiğini düşünelim. Bu durumda fakir kişi mutlu olacaktır. Aynı parayı zengin bir kişiye verirsek pek mutlu olmaz. Hatta olmaz. Onun zaten sahip olduğu bir şeydir. Durum şudur ki mutluluğa sahip oldukça mutluluğun potansiyelide azalır. İnsanlar arzularına ulaştıkça daha az mutlu edecek şeyler kalır.
Düalizm
Bu konu mutluluk konusunda en iyi anlaşılması gereken konudur. Şunu unutmamalıyız ki kötülük olduğu için iyilik vardır. Yani üzüntü veya mutsuzluk olmadan mutluluk olamaz. Buna basit birkaç örnek olarak; yorulmadan dinlemenin keyfi alınamaz, hastalanmadan iyileşmenin mutluluğu yaşanamaz ve gayret göstermeden hedefe ulaşılamaz. Sahip olunmayan mutluluk kavramlarında ise(servet, aşk, sevgi, barınma vb.) olmama durumu olduğu için vardır. Bu kavramların olmama ihtimali olduğu için vardırlar. Aksi halde tek ihtimalli bir durum olsaydı hep olurdu ve bunlar mutluluk kavramları olmazdı. Aynı şekilde iyilik ve kötülük. Dünyada kötülük olmasaydı iyilikte olmazdı çünkü tek kavram olarak kalacağı için iyilik ve kötülükten kaçma gibi bir durum olmayacağı için tek olan şey olurdu ve iyilik olmazdı çünkü bir tek o olurdu. Yani iyiliğin kötülük olmadan olması mümkün değildir. Son olarak mutluluk ve mutsuzluk arasında bir denge sağlamak gerekir. Aslında bu tüm zıt kavramlarda geçerlidir (konu mutluluk olduğu için diğerlerine değinmiyorum). Bu kavramlar içeresinde mutluluk hedefi olarak yapılan hatalara örnek olarak şunları sayalabilirim; yemek lezzetlerinde abartıya gitmek şişmanlamaya neden olur, çok fazla müzik dinlemek sıkıntı getirir ve çok fazla para harcamak israftır. Bu saydıklarım ve diğer herşey de denge çok önemlidir. Bir şeyin azı ve fazlası her zaman zararlıdır iyi şeylerin bile.
"Gerçekten mutlu olabilmek için mutluluğu aramaktan vazgeçin." Konfüçyüs
Hayal Kırıklığı
Eğer bir hedefi ana hedef olarak belirlersek ve tüm hayat akışımızı ona göre şekillendirirsek bu hedefin başarılmama durumunda çok büyük bir mutsuzluk ve hayal kırıklığı gelir. Bize mutluluk getiren şeylerin peşinden koşmak yerine fayda getirecek ve yaptıklarımızı mutlu olmak için yaptığımız için mutlu olmalıyız. Bir düşünce örneği olarak yine bir koşu yarışması yaptığımızı düşünelim. Bu koşu yarışındaki amacımız kazanmak olacaktır. Buradaki amacı kazanıp mutlu olmak için değil, kazandığımız için mutlu olmalıyız. Bu şekilde hedeflediğimiz zaman ikinci olma veya yarışı kazanamama durumunda mutluluğu yaşayamamanın mutsuzluğunu değil kazanamamanın üzüntüsünü yaşarız. Buradaki üzüntünün de olması faydalıdır çünkü üzüntü yaşadıktan sonra ve bir daha ki çabalamada mutlu olma potansiyeli artar çünkü kaybedilen bir şeyi kazanmak daha çok mutluluk verir. Konunun geneli olarak yine düşünürsek mutluluğun peşinden koştuğumuz zaman mutluluğa ulaşsakta ulaşmasakta mutsuz oluruz. Eğer ulaşırsak amaç kalmayacağı için hayat durgun ve hedefsiz hale gelir ve can sıkıntısıda beraberinde gelir. Buda mutsuzluğa neden olur. Mutsuz olma durumunda ise hayal kırıklığı yaşanacağı için normal mutsuzluktan daha çok mutsuz olunur.
Son olarak hayattaki amaçlarımızı mutluluğa göre değil dengeye göre belirlemeliyiz. Bir acının sonunda bir mutluluk olabilir. Üzüntü olmadan mutluluk olamaz. Hedef olan duygularımızı kontrol edecek iradeye sahip olmalıyız. Çok mutlu olmak da mutsuzluğa götürür. İnsanın bunalıma girme ihtimalide artar. İntiharın en çok nedeni olan iki şeyden biri de mutluluğu hedeflemektir. Mutluluğu hedefledikleri için mutlu olmaları durumunda durgun ve sıkıcı hayattan dolayı bunalıma girerler veya mutsuz olurlarsa başarısızlıktan dolayı normalden çok daha üzüntü yaşayıp isyan ederler. Bu tip kişiler intihara daha meyillidir. Ayrıca intihar oranları dünyadaki refah seviyesi diğer ülkelere göre daha yüksek olan ülkelerde daha çok görülür. Nedenide bu bahsettiğim konudur. Genç kişiler bu sebepten daha çok intihar eder. Az yaşadıkları için mutluluğu da yaşama potansiyelleri daha azdır zamandan dolayı ve başarısızlık durumunda bu yola girerler. Şunuda söylemeliyim ki mutluluk doğru şekilde yaşanırsa gerçekten mutluluktur. Mutluluk kötü bir şeydir değildir elbette ve bunu arzu etmekte sakınca yoktur. Ancak istemekle hayat amacı belirlemek arasında da fark vardır. Bu farkı iyi idrak edip dengeyi de bulmalıyız.